Vermek istediğim ilk mesaj şudur: 1-Meslek seçimini kendi istekleriniz doğrultusunda yapın. Çevrenizin baskısıyla tercihte bulunmayın. Zira yapacağınız seçimden etkilenecek olan sizsiniz bir başkası değil.
Bölüm seçiminden sonra dikkat edeceğiniz husus üniversite seçimi olmalıdır. Burada üniversiteyi etiket olarak düşünmek gerekir. Mesela; A markası meşhur bir marka olsun B markası da tanınmamış sıradan bir marka olsun. Hangisini tercih edersiniz? Ne önemi var bunun diyenler olabilir. Şöyle ki, işveren olan sen Boğaziçi mezunu olan birini mi tercih edersin yoksa kalitesiz eğitim veren üniversite mezunu olan birini mi tercih edersin?
İletmek istediğim ikinci mesajım şudur: 2-Üniversite seçimi en az meslek seçimi kadar önemlidir. Zira çoğu işverenler bu kritere büyük önem vermektedirler. Mesela, iş ilanlarında “ODTÜ’lü mezunlar aranıyor.”, “Boğaziçi mezunu olan… aranıyor.”şeklinde kriterlere rastlayacaksınız ileride…
Öğretim kadrosu alacağınız eğitimin öğreticileri olacağından, üniversite seçiminden sonra o üniversitenin öğretim kadrosu da araştırılmalıdır. Bu hususta en az üniversite seçimi kadar önemlidir.Öğretim kadrosunda bilindiği gibi hiyerarşik bir durum vardır; Prof. Dr…,Doç. Dr…,Yrd.Doç. Dr…,Dr…,Arş.Gör… gibi.
Üniversite kaç Profesörden oluşuyor? Akademik alanda elde etmiş olduğu başarılar nelerdir? Akademik profili nedir?
İletmek istediğim üçüncü mesajım şudur; 3-Öğretim kadrosu yetersizse bu sizinde yetersiz eğitileceğiniz anlamını taşır. Bu durum da sorulacak soru, “Ustadan öğrenmek mi çıraktan öğrenmek mi?” olacaktır.
Tut ki puanın istediğin bölümü seçmeye elverişli değil. Hukuk okumak istiyorsun yeterli puanın yok. Tıp okumak istiyorsun puan hak getire… Ama illa ki bu yıl yerleşmek istiyorsun. Bunun iki yolu var; ya imkânın varsa istediğin bölümü vakıfta okuyacaksın ya da diyelim ki hukuk eğitimi almak istiyordun ama puanın yetmedi. O zaman yapacağın şey hukuk ilmine yakın bir alanı seçmek olmalıdır. Hukuka yakın ne olabilir?
Siyaset Bilimi, Kamu yönetimi gibi alanlar.
Tıp istiyordun olmadı. Ne olabilir yakını mesela eczacılık gibi…
Şunu da not düşmek gerekir; okumak durumunda kaldığız bir bölüm neticesinde puanlarınızı yüksek tuttuğunuz takdirde dikey geçiş yaparak istedğiniz alana geçme imkânına sahipsiniz.
Önemli olan imkanlar dahilinde fırsatları değerlendirmesini bilmek ve asla umutsuzluğa düşmemektir.
Her ne kadar sancılı ve bir o kadar stresli durumda olsanız bile bu süreci yaşamış biri olarak diyebilirim ki, bu sürecin geçici olduğunu bilin ve kendinizi sakın ola ki kendinizi yıpratmayın. Bu sürecin sadece merdivenin bir basamağı olduğunu unutmayın.
İnsan hayatında atılması gerekli adımlar vardır. Eğitimde bu adımlardan birini oluşturmaktadır. Eğitim uzun süren bir yolculuktur.
– İlköğretimde, okumayı-yazmayı öğrenirsin.
– Ortaöğretimde, öğrendiklerini pekiştirirsin, yeni yeni bilgiler edinirsin, düşünmeyi öğrenirsin.
– Lisede, artık bir şeylerin farkına varırsın, eleştirirsin, düşünürsün, araştırırsın, kendi yolunu çizmeye başlarsın.
– Üniversiteye başladığında, kendi doğruların oluşmaya başlar, her şeye inanmazsın, eleştirir, fikir sunarsın, yüzeysel değil derinlemesine öğrenirsin, hayata bakış açın tamamen değişir.
– Yüksek lisans yaparsın, seçtiğin alanın ABC’ sini öğrenir, kabaca kitabını yazarsın.
– Doktora yaparsın, alanında uzman olur, unvan elde edersin.
Üniversite adayı, demem o ki yolu yarıladın ama pes etmen için daha çok erken…
Hepinize bol şans diler, istediğiniz bölümü kazanmanızı dilerim…