İnsan yaşama gözünü açtığı anda, ihtiyacı olan her şeyi hazır bulur. Korunmaya, beslenmeye muhtaç bu canlının minik boyutlarına ve yaşam koşullarına uygun en ince detaylar bile düşünülmüştür. Tüm yiyecekler, tüm dünya, tüm evren, insanın yaşam koşullarına uygundur. İnsanın ise bunlara sahip olmak için hemen hiç çabası olmamıştır. Muhteşem bir denge ve düzen emrindedir. İnsana daha kendisi bile habersizken bunların tümünü bahşeden Allah’tır. Allah, yeryüzünü yarattıkları için yararlı ve elverişli olarak yaratandır.
İmanı sevmek ve imanın verdiği coşkuyla maddi, manevi güzelliklerden haz almak, inkârı ise çirkin görmek, -doğal gibi görünse de- gerçekte Allah’ın lütfuyla kavuşulan bir nimettir. Allah, imanı kalplerde süsleyip çekici kılar; inkarı ise çirkin gösterir…
Allah’tan uzak yaşayanlar, imanî bakış açısının kazandırdığı güzellikleri göremez; iç karartıcı, karanlık şeytanî sistemden haz alırlar. İnk’ar sistemlerinin içerdiği tüm pislikler ve kötülükler, onlar için ‘süslü ve çekici’dir.
Rabb’ine kesin bilgi ile iman eden, O’nun kuşatıcı rahmetini hisseden, sevdiği herşeyin O’nun katından bir nimet olarak sunulduğunu kavrayan insan, Rabb’ine olan aşkını doruğunda yaşar. Güçlü imana ulaşan kişi, Allah dışında kimsenin hoşnutluğunu amaçlamaz ve Allah’tan başkasından yardım beklemez. Kalbi sadece Rabb’ini anarak tatmin bulur. Allah’ın hoşnutluğu için güzel işler yaparak, güzel ahlâkı yaşayarak, Allah’ın buyruklarını ve sınırlarını gözeterek gerçek anlamda özgürlüğü ve mutluluğu yaşar.
Allah’a gönülden yönelmiş kul, yaşamını, benzersiz sanatıyla en güzel incelikleri yaratmış olan gerçek dostunun rızasına uygun olarak şekillendirir. Yüceltilmeye, güvenilmeye, gerçek dost edinmeye tek layık olan Rabb’idir.
Akıl ve hikmet gözüyle bakabilen bir insan, bir kuşun kanadındaki muhteşem renklerde izlediği sanat karşısında Allah’ın eşsiz ilmine daha yakından tanık olur. Allah, yarattığı tüm canlılara ayetlerini, güzelliklerini yerleştirir ve varlığının delillerini insanlara gösterir. İnsanın her hücresi sevgiye göre kodlanmıştır. İnsandaki Allah aşkı, tüm uzuvlarına yansır; o aşkla bakabilenler, tüm detayları görebilirler.
İnsan, imtihan gereği aciz yaratılmıştır. Evrende ve bedenimizde bizim hiçbir rolümüz olmadan işleyen milyonlarca sistem vardır. Tüm bu sistemlerin, güneşin, ayın, suların, kendi bedenimizde de kalbimizin, beynimizin insanın kontrolümüzde olduğunu düşünelim…Bunun düşüncesi bile zorlar insanı. Eğer enzimler olmasaydı, bedenimizdeki tek bir kimyasal reaksiyonun gerçekleşmesine ömrümüz yetmeyecek iken, Allah’ın sonsuz gücü karşısındaki aczimizle neyi kontrolümüz altına alabiliriz?
Yalnızca Kendisine sığınılan, sonsuz şefkatiyle yarattıklarını sarıp kuşatan Allah’a gereği gibi teslim olmak büyük rahatlıktır. Sürekli güzellikler yaratan Allah’tan başka, insanın vekil edinebileceği dost yoktur. O yaptığı her şeyi en güzel yapandır. Bize düşen; ancak Kendisine şükredilen, bütün varlığın diliyle yegâne övülen Allah’ı bütün noksanlıklardan tenzih etmek, övmek, adını yüceltmektir…
Fuat Türker
ftturker@hotmail.com
Sağolun, teşekür ediyorum değerli sözleriniz için.
Çok güzel bir makale hazırlamışsınız elinize emeğinize yüreğinize sağlık. Tek kelime ile söylüyorum: Muhteşem
bir arkadaş arıyorum