Şiir dilinde aliterasyon adı verilen ses yinelemesinin geçmişi Eski Yunan ve Roma’ya kadar uzanır. Başlangıçta, sözcüklerin önseslerindeki eşlik için kullanılmıştır. Sonradan türleri ve bu türlerle ilgili çeşitli terimleri belirlenmiştir. Bugün de eskiden olduğu gibi, şiir dilinde ses yinelemeleri üzerinde uzun uzadıya durulmakta, özellikle birçok araştırıcı, şiirlerdeki belli seslerdeki sıklık sorununa dikkati çekerek bu ses sıklıklarıyla şiirin içeriği arasında bir bağlantı kurmaya çalışmaktadır.
Aliterasyon, Türk şiiri incelemelerinde genellikle “aynı dize içinde belli seslerin yinelenmesi” olarak anlaşılmaktadır. Halk şiirinden Servet-i Fünun akımına, oradan yeni şiire değin her dönem ve türde bu ses yinelemesine başvurulduğu görülür.
Bugüne kadar gerek dünya yazınında, gerekse Türk şiirini inceleyen çalışmalarda şiirde yer alan sözcüklerin, yansıtılmak istenen konu ya da olaya, duygu ya da imgeye uygun düşen seslerden seçildiğine ilişkin yargı ve gözlemlere yer verildiği görülür. Hatta stilistik çalışmalarında, Batıda, bu alanda geliştirilmiş yöntemler de vardır. Bu yöntemlerden kimisinde şiirde geçen ünlüler temel alınmakta, kimisinde hem ünlü, hem ünsüzler sayısal incelemeye tabi tutulmaktadır.
Dildeki göstergeler, toplumdan topluma değişen ve her dilbirliğinin kendi ses düzeni içinden seslerle oluşturduğu nedensiz birimlerdir ve gösterdikleri kavramlarla aralarında, nesnelerin niteliğine uyan bir ses ilişkisi yoktur. Aynı dil içinde kullanılan eş anlamlılar bile birbirine yakın anlam taşıyan ögeler olmalarına rağmen değişik ses yapılarına sahiptir.
Genel olarak şairin zihninde oluşan imge, duygu ve düşünceleri, birdenbire geliveren esini dizelere döküşü sırasında, başlangıçta, seslerin niteliklerini dikkatle göz önünde tutabileceği, konuya uyan sesleri seçebileceğini düşünmek yanlış olur. Şairin sesler üzerinde durması, olsa olsa ressamın ve yontucunun yapıta son biçimini vermeden önceki ufak düzeltme değiştirmeleri gibi, sonradan gerçekleşir.
Kimi araştırmacılar “l/r/m/n” gibi sessiz harflerin genelde sessiz bir ortamı betimlemek için kullanıldığı kanısındadırlar. Yine savaş sesleri, şiddet gibi şeylerin dökümünde de “p/ç/t/k” ünsüzlerinin kullanıldığını ileri sürerler.
Dize içerisindeki ses yinelemelerinin aynı zamanda herhangi bir duyguyu bastırma veya daha da yoğunlaştırma için kullanıldığı da olmaktadır.
Şiirde ses yinelemesi, kelimenin kendi içinde, dizenin içinde, bölümlerde, şiirin bütününde; sesli harfler veya sessiz harflerin tekrarı, kelimelerin tekrarı, eklerin tekrarı, köklerin tekrarı, seslenmelerin tekrarı, söz gruplarının tekrarı, dizelerin tekrarı şeklindedir.
Aliterasyonun bulunduğu bir şiirde müzikal bir uyum vardır. Şiirin kelimeleri zihnimizden öylece hemen geçmez, etkiler bırakarak geçer.
Şiir dilindeki ses yinelemelerine şu örnekler verilebilir:
“giderdim anımsamakla içimin dolduğu vakitler
giderdim gitmek duygusuyla gözlerime inerken afsun
gittiğim yol nedir, sonu neresidir
bela denen şey ne kadar yakındır bana
diye sormadan
giderdim gittiğim yerin beni sildiği yere kadar” (Yücel Kayıran / Ur)
Örneğin bu şiirde öncelikle “git-“ fiili ısrarla tekrarlanmaktadır. Bunun yanında neredeyse her dizede tekrarlana “s” harfi, ister istemez bizi etkiler bizi. “e” ve “i” sesli harfleri de yine tekrarından dolayı müzikal bir iz bırakmıştır şiire. Şair ısrarla gitmek fiilini kullanır çünkü her yinelediğinde dibe sondaj yapar gibidir.
*
*
“Hala üzerinde otururum yazı yazarken
Dayımın yaptığı sandalyenin
Annemin çamaşırları onun şifonyerinde durur
Bir divanı var ağabeyimde.
Bir de fotoğrafı olacak kim bilir nerde!” (Turgay Fişekçi / Sevgi Bağları)
*
*
“Kırılıyor bir yerde bir dal
Çiğneniyor her yerde toprak
Esiyor bir yerde rüzgar
Akmıyor her yerde deniz
Esmiyor bir yerde rüzgar
Konuşmuyor her yerde dil
Kıvrılıp bükülüyor
Düğümleniyor bir de
Neden savrulmuş taşlar
Hayatın anlamı diye sayıklar/
-Yoktur da ondan” (Osman Çakmakçı / Kör Yazı)
*
*
“Yok yire geçirdim güni ah n’ideyim ömrüm seni
Seninle olmadım gani ah n’ideyim ömrüm seni” (Yunus Emre)
*
*
“Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir
lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın” (Sezai Karakoç)
*
*
“Hani bir sevgilin vardı
Yedi-sekiz sene önce
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce
Mesutmuş, kocasını seviyormuş
Kendilerininmiş evleri
Bir suçlu gibi ezik
Sana selam söyledi” (Behçet Necatigil / Gizli Sevda)