Mainz, 12.02.2011

„Canımı canan isterse minnet canıma,
Can nedir kim onu kurban etmeyem cananıma”

Mevsim kış olmaya başladıĝında ülkenin dört bir yanından „Soba Zehirlenmeleri“ haberlerini duyarız. Bu çaĝda soba zehirlenmesi öyle çok anlayışla karşılanılabilecek bir durum olmasa da o kadar sık duyunca olaĝan hale geliyor.Neticede soba zehirlenmelerini bir şekilde öĝrenmiş oluyoruz. Peki bu „Sevgi Zehirlenmesi“ de nerden çıktı diyebilirsiniz veya sevgi de zehirlenirmiymiş canım diyerek dudak bükebilirsiniz. Evet sevgiler de zehirlenir.

Sponsor Bağlantılar

Bunu söylemek çok üzücü ama toplum olarak „Taklit“ konusunda maymunlara taş çıkartacak bir hünere sahibiz. Kıyafetlerimizden, yasalarımıza, kasalarımızdan tasalarımıza hemen herşeyi batıdan taklit etmek için kıvranıp duruyoruz. Hepsini anladık da „Sevgi“ yi taklit etmeye kalkışmak hem de Batılılardan, olacak şey deĝil ama oluyor…

İşte 14 Şubat gününe tahsis edilen „Sevgililer Günü“ geldi çattı. Ve bizim şehirlerimizden „Taklit“ akıyor. Batılıların “Valentinstag” dedikleri bu tarihi olduĝu gibi ithal ettik. Halbuki bu topraklar “sevgi” nin buram buram koktuĝu topraklar. Batı dillerinde “Gönül”, “Fuad” gibi kavramların karşılıĝı bile yok. Ama onlar bize yine de sevgi pazarlamaya çalışıyorlar, bu kadarına da  pes doĝrusu… Buna  dense     dense sahteliĝinden dolayı “Sevgi Kalpazanlıĝı” denilebilir.

Secüler hayatın mucidi olan batı tabi ki sevgi den sadece karşıt cinslerin birbirlerine ilgisini anlamakta ve sevginin kaynaĝını hayattan dışladıĝı için tabir yerinde ise “Ofsayt” a düşmektedir. Tabi bu anlayışı ihraç ederken de aynı minval üzere ihraç etmektedir.

Şimdi ülkemizde “Sevgi”  yada “Sevgili” denince de akla aynı batılıların anlamakta olduĝu secüler yani “Hedonist”(Hazcı) yaklaşımlar gelmektedir. Bizim adına modern diyen kesimlerimiz hemen her platformda hazcılıĝı özendirmeye çalışmakta ve “Evlilik aşkı öldürüyor şekerim” terannileri söyleyerek evlilik dışı ilişkileri yaygınlaştırıp adına da sevgi, aşk, tutku, karasevda gibi isimler takmaktadırlar.

Evlilik dışı olan ve adına sevgi yada aşk denen bu tür ilişkiler yani zırnık sorumluluk istemeyen, nerde akşam orda sabah, vur patlasın çal oynasın, çılgınca eĝlenme v.b durumlar işte sevgiyi zehirleyen şeylerdir. Gazetelerin üçüncü sayfalarında “Sevgilisini 10 yerinden bıçakladı” haberleri hiç eksik olmaz. Acaba insan sevgilisini neden bıçaklar, hiç düşündünüz mü? Yada insan sevgilisini öldürebilir mi? Eĝer bu sevgi denen şey kaynaĝından mahrum edilmişse tamamı mümkündür. Şimdi bu kavramlara kısaca bir göz atalım.

Aşk: Esasen sarmaşık ile aynı kökten gelir. Yani partnerini sarar ve sıkar hatta biraz aşırı olursa nefessiz bırakır ve öldürür. Tutku: Esasen secüler olan sevgili ilişkilerinin tamamı sevgi deĝil tutkudur. Zira tutku, tutuklar sevgi ise azat eder yani insanı özgürleştirir yani bireyin özünü „Gür“ leştirir. Karasevda: Bu tam bir komedi. Güya çok sevmeyi anlatan bu kavramın tam karşılıĝı „Kara Kara“ anlamına gelir. Oysa „Sevgi“ hem sevenin hem de sevilenin yüzünü „Ak“ eder.

Secüler aklın sevgiden anladıĝı sadece çılgınca ve sorumsuzca bir cinsellik, çıplaklık ve sınırsızlık. Bu sayede kendisinin özgür olduĝunu savunur. Yani sevgisini bir anlamda “Domuzlaştırır”. Domuz hayvanı bir anlamda kainatın çöpçüsü işlevi görmek suretiyle herşeyi yiyen, çokça üreyen ve habire çiftleşen (pislik dahil) bir mahluk. Domuz etinin haram olması sadece etindeki zararlı tenyalarla ilgili olmasa gerek. Zira domuz bir bakıma sınırsızlıĝı yani haddini bilmezliĝi temsil eder. İşte sevgi konusunda da sevginin kaynaĝını yani Allahı ihmal ederek işe koyulanlar da haddi aştıkları için sevgileri domuzlaşıyor ve zehirlenmelere yol açıyor.

Sevgi sadece tenè hasredilirse nefrete dönüşmesi artık an meselesidir. Kaynaĝı Allah olmayan her sevgi yada adına her ne deniyorsa mutlaka nefrete inkılab eder ve muhatabını zehirler.

Gerçek sevgi ışıĝa benzer yani kaynaĝı vardır. Sevgisizlik ise karanlıktır. Gerçek sevgi sevgilisi için canına kıyan, kendi kozasını ören ipek böceĝi gibi olmak demek deĝildir. Aksine gerçek sevgi sevgilisinde “Hayat” bulmak demektir. Kuràn dilinde sevgi konusunda muazzam işaretler bulunur. Ancak o konu gerçekte müstakil ve esaslı bir incelemeyi gerektiren bir konu. Bu sebeple biz burada hemen hepimizin dilinde olan şu “Muhabbet” kelimesinden özetle bahsetmek isteriz. “Hub”, “Habbe” arapça kelimeleri sevgi ve aynı zamanda “Tohum” anlamına gelir. Bütün varlıĝın temeli tohum. 700 yıllık 15 metre çapında bir çınar aĝacını düşünün ve onun o küçücük tohumdan neşèt ettiĝini bir tahayyül edin bakalım. O zaman sevgi neden tohum ile aynı kelimedir daha iyi anlayabiliriz. Zira yüce Allah varlıĝı sevgi ile yaratmış ve sevgi ile donatmıştır.Allah varlıĝın tamamına bir sevgi “cazibesi” bahşetmiştir. Yeryüzü cisimleri çekiyorsa sevginin cazibesiyledir, yani Allahın koyduĝu sevgi kuralının bir tezahürüdür. Bir çocuk yetiştirmek aslında ne kadar büyük emek istiyor, hele de anneden. Eĝer Allah anneye verdiĝi o ulvi cazibeyi kaldırmış olsa insan nesli acaba kaç kuşak daha devam edebilir bir düşünün.

Allah müslümanlardan her konuda ”Denge“ ister. Sevgi konusu da böyledir. Allaha ayrılması gereken payı siz; eşinize, yavrunuza, ananıza, babanıza ayırırsanız sevgi zehirlenmesine yakalanırsınız. Mevlaya ayrılması gereken payı leyla`ya ayıranların başı beladan kurtaramaz.

Sevgi insanoĝlu için harcadıkça çoĝalan tek sermayesidir.İnsan olarak bizler var olanı severiz oysa rabbimiz sevince var eder. Bu yüzden Allah; rızık verir ama istemez, rahmet verir, merhamet istemez ama seven Allah sevilmeyi kulllarından ister. Hem de bir sıfatı „Gayur“ olan Allah herkesten çok sevilmeyi ister. Hatta kendinden daha fazla başka bir şeyin sevilmesini kendisine „Şirk“ olarak deĝerlendirir. Allahın kullarından istrediĝi tek şey sevgi dir.

Sevgi seveni de sevileni de sevdirir ve sevimli kılar. Muhabbet müebbettir. Ahirette ibadet vesair herşey bitecek ama sevgi bitmeyecektir. O yüzden muhabbet müebbettir. Bu sene sevgililer günü sevgililer sevgilisinin dünya`ya teşrif güünüyle çakıştı. Bazı taklitçi eĝlence merkezleri bu yüzden lütfen! Kutlamaları öne yada arkaya alacaklarmış…

Bence hiç farketmez. Nasıl olsa kişi sevdiĝiyle beraberdir müjdesi de sevgili efendimizden gelmiştir. Bitirirken şu kadarını söyleyelim:

„Muhabbetten Muhammed oldu Hasıl,
Muhammedsiz muhabbetten ne Hasıl?“

Baki Selam ve Saygılarımla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya