16 ülkeyi, hem de defalarca gezdim. Türkiye’de olduğu gibi, fiyatlarını gizleyen; fiyat listesi asmayan otel-motel-restaurant-cafe-diskotek-bar… Hiç ama hiç bir ülkede tanık olmadım… Sattığı ürüne fiyat etiketi koyamayan bu kadar korkak esnaf, Türkiye’den başka ülkede yok… Türkiye’de cafe-bar-restaurant-müzikhol-diskotek vb. mekânların kapısından içeri girersiniz ama çıkarken ne hesap geleceğini bilemezsiniz…Sırdır adeta! Gelen hesabı kuzu kuzu kabul ederek, mecburen (!) öder, içinizden bir sürü küfür, beddua ederek, o zalimlerin kapısından çıkarsınız… Gelişmiş olduğunu iddia edeni bırak, bizim kadar bile gelişememiş bir çok ülkede bu, asla böyle değil… Oralarda öncelikle çok şeffaf olarak, kapıda/girişte kocaman kocaman herşeyin fiyatının, tek tek yazılı olduğunu görürsünüz. Oradaki -insan yerine konan- o insanlar, mekândan çıkarken, ne hesap ödeyeceklerini çok iyi bilirler… Türkiye’de bu neden olmaz. Yahu heeeyyy… Eğlence yeri işleticileri, huuuu! Sizi çok mahcup edecek fiyatlar mı uyguluyorsunuz da fiyatlarınız sır gibi saklı? Utanacak ne var efendiler, yazın fiyatlarınızı da, dünyada olduğu gibi, benim yurttaşım da cebinden çıkacak parayı bilerek girsin mekânına… Ama hayır, yazmaz, ilan etmez, duyurmaz… Duyuramaz! Çünkü önce, yurttaşına hak ettiği değeri vermez… “Müşteri velinimetimizdir” safsatasını yazıp, dükkânına asanlar da çokcadır, hani!
Velinimet, öyle mi? Cebinden çıkacak parayı bilmeyen, kuzu velinimet! Bunlar, nasıl olsa böyle yasal bir takipte değildir… Yasası vardır ama, bu konuda o yasayı uygulayacak, tâkibi yapacak mekanizma yoktur… Birçok mağazada da bu böyle değil mi? Adam, sattığı ürüne yasal olarak etiket koyması gerektiği halde koymaz… Vatandaş fiyat sorar… Satıcı şöyle bir süzer tepeden aşağıya vatandaşı… Hemen o an fiyatını kafasında belirler ve soran vatandaşa göre fiat verir… Türkiye’de tüketici, yazıktır ki satıcının insafına bırakılmıştır… Nasıl bir ülkedeyiz ya rabbim! Mağazadayım, adama soruyorum; “neden etiket, neden fiyat tarifen yok?” Sığır oğulu sığır, bana bir de diklenerek:
“Mecburmuyuz, serbest piyasa ekonomisi var!” demez mi! O an kalbim sıkıştı, gidiyor gibi oldum… Ve kendime: “Bırak oğılum Fikret, bırak… -Deve boyun- sözünü hatırla” dedim ve ağır adımlarla yürüyüp, kendimi yakınlardaki bir “cafeye” attım ve önce soğuk bir su istedim garsondan… Suyu içtim ve fiyatı sordum… 2 liraymış… Etrafa baktım, fiyat yazılı bir yafta göremedim bir yerlerde… Markette 25 kuruşa aldığım bir suydu… Verdim 2 lirayı ve arkama bile bakmadan, tıklım tıklım dolu cafeden zorlukla çıktım ve telaşla oradan uzaklaştım… Kendimi en huzurlu mekâna, evime zor attım…