Altın Portakal Film Festivalinin açılışında Rutkay Aziz’in yaptığı konuşmanın ardından, bu sefer de Tarık Akan’ın hükümete gönderdiği mesaj, ödül gecesine damgasını vurdu. 1980’de 12 Eylül askeri darbesi nedeniyle yapılamayan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En iyi erkek oyuncu” seçilen Akan’ın ödül sonrası yaptığı konuşma, Aziz’imin yaptığı konuşma mantığındaydı.Yani o da büyük bir çelişkiyle konuştu ve asıl teşekkür etmesi gereken AKP’yi ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı göz ardı ederek, Antalya Belediye Başkanı CHP’li Mustafa Akaydın’a teşekkür etti! Sanki Kültür Bakanı Akaydın’mış, sanki bu organizasyona Akaydın imza atmış gibi Başkan da etrafına gülücükler saçıyordu! Yahu insanda biraz ar duygusu olmaz mı? (Gerçi Müjde Ar ordaydı. Hatta Akan’ı hala yakışıklı bulduğunu söyleyip, onunla filmlerde gerçekten öpüştüğünü söyledi!) CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın da katıldığı ödül gecesinde kendisine bu ödülü layık görenlere teşekkür eden Akan, hükümete de mesaj yollamayı ihmal etmedi “12 Eylül 1980 ülkemde karanlığın başladığı an. Ama 2011 Silivri, Ergenekon, Balyoz, Gök, Adalet, gençlik… Lütfen 2011 AK mı kara mı siz verin” diyerek. Akan, AKP hükümeti zamanında yapılan darbe operasyonlarına gönderme yaptı yani. Ve Aziz’im gibi yine uzun süre alkışlandı.
Peki…
O darbe planları Taraf’ta yayınlanmasaydı, sözde yandaşlar tarafından bu planların üzerine gidilmeseydi, operasyonlar yapılmasaydı, AKP operasyonların arkasında durmasaydı bu ödül töreni nah yapılırdı, Akan ve şürekası da o ödülleri nah alırlardı! Tüm bunları hala görmeyen bu zihniyet, maalesef Türkiye’nin üzerinde kara bulut gibi dolaşıyor. Bunun adı muhaliflik değil, bunun adı AKP’yi eleştirmek değil, bunun adı olsa olsa at gözlüğü takarak gerçeklere gözlerini kapatmak ve artistlik yapmaktır. (Ki zaten bunlar da artist değiller mi?)
Ayrıca 2011 ak mı kara mı gün gibi ortada aynı Akan’ın saçlarının akladığının gün gibi ortada olması gibi…
Sayın anonim;
Soru sordunuz, uzun ve anlaşılır bir cevap yazdım. Benden böyle bir cevap beklemediğinizi biliyorum. Bu cevabı okuyunca beni sıkıştıramadınız değil mi? Başka bir cevap verseydim hemen üzerine atlayacaktınız. ‘Hayır’ filan demeyin. Bunun böyle olduğunu ikimiz de biliyoruz. Ben, cevabımda size bir soru sordum, sorumu görmezden geldiniz, cevap vermediniz. Şimdi “mesele o değildir” gibisinden 180 derece dönüşler yapıyorsunuz. Sizin meseleniz nedir? “Kimler neden oldu” diye soruyorsunuz? Kimler neden olmuş? Biliyorsanız söyleyin: Cemat mi, hükümet mi? Yoksa her ikisi de mi? Yoksa haklarında suça ilişkin deliler oldukları için mi ortada bir yargılama var bu gazeteciler (Balbay, Özkan, Şık, Şener ve Yalçın) hakında? Bakın bu gazetecilerin tutuklanmalarından ziyade uzun süredir tutuklu yargılanmaları, bu insanlar aylarca yatıktan sonra idianamenin açıklanması tartışılıyor. Yanlış mı? Basın özgürlüğü var mı yok mu peki Türkiye’de? Araştırma pek de olmadığını gösteriyor. Bakın Türkiye’de hangi gazetede çalışırsanız çalışın en başta insanların bir kısmı sizi yaftalıyorlar. Ya Ergenekoncu oluyorsunuz, ya yandaş oluyorsunuz, ya candaş oluyorsunuz, ya cematçi oluyorsunuz, ya hain oluyorsunuz… Yani insanlar en başta sizi kafalarında yargılıyor. İnsanlar en başta “bu, o gazetede çalışıyorsa kesin şöyledir” diyor. Velev ki öyle olsun niye bu tahamülsüzlük? Bakın bu ülkedeki gazetecilere hergün tehditler, hakaretler, küfürler yağıyor. Bizler de bunlardan nasibimizi alıyoruz. Ayrıca üzerine gidilen haberler derinlere iniyorsa işin boyutu da değişiyor. En başta insanların bu şekilde davrandığı böyle bir ülkede basın özgürlüğünün araştırmadaki gibi çıkmasının çok da anormal olmaması lazım, değil mi? Ama şunu da söylemek lazım ki bu ülkede yılar önce uzun bir süre gazeteciler öldürülüyorlardı. Çok şükür ki bir süredir böyle olaylar yaşanmıyor. Bu da basın özgürlüğünde kat etiğimiz mesafeyi göstermesi bakımından önemli. Tabi bir de derin yapılardan temizlenmemizin de…
NOT: Bir şaka yaptım ve siz de epey güldüğünüzü söylemişsiniz! Fena mı oldu bir hukukçuyu güldürmem! Ayrıca ben işin gırgırında değilim ayrıca siz herhalde pek şakadan hoşlanmayan bir hukukçusunuz.
Mesele uzun tutukluluk süresi değildir.Aslolan tutuklu olan gazetecilerin neden hapis yatıklarıdır.Anlamamakta ısrarcısınız.Kimler neden oldu bu gazetecilerin tutuklanmasına?Araştırın,sorgulayın,işiniz değil mi araştırmak?
Türkiye de çoktur işini layıkıyla yapmayan…Anlıyorsunuz değil mi?
Şakanızda pek bi komikti(!) çok güldüm…Siz işin gırgırındasınız sizinle tartışılamayacağını anladım.Saygıyla…
NOT:Türkiye, Reporters Sans Frontieres (sınır tanımayan gazeteciler örgütü)’in yayımladığı listeye göre 178 ülke arasında 138’inci olmuştur. Bu nedenle de Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında son 40’a girmiştir. (kaynak BC)
Uzun tutukluluğun sorumlusunu mu soruyorsunuz? Bunun sorumlusunu herhalde siz de biliyorsunuzdur. Tabi ki hükümet değil eğer onu ima ediyorsanız. Çünkü uzun tutukluluk geçmişten beri var olan bir şey. Yani AKP’den önce de vardı. Aslında yargımızın düzelmesi lazım…
Not: Aceleniz yok muydu cevap için? Peki o yorum neydi? Peki kim dedi “Konu zor geldi sanırım” diye?
Bir şaka: “yaptırım uygulama gibi bir derdim yok size” demişsiniz. E bi de olsaydı!
Aslında pişmanım hukukçu olduğumu söylediğim için.Ben mesleğimi ima etmek istemiyorum ama hukukçuydunuz değil mi gibi alaylı ifadelerle yorum getirdiğiniz için yinelemek durumunda kalıyorum haliyle.Bırakın hukukçuluğumu mesele bu değil yaptırım uygulama gibi bir derdim yok size.Abartmayalım yani…Aceleniz yoktu soruma yanıt vermek için zira ben sizden acil yanıt beklemedim öyle bir derdimde yok zaten.
Soruma yanıtınızı okudum güzel yanıtlamışsınız hemfikiriz bu konuda.Peki kim bunun sorumlusu budur asıl önem taşıyan…
Sayın anonim;
Türkiye’deki büyük problemlerden birisi de gazeteci ve yazarların yargılanmalarıdır. Geçtiğimiz günlerde Taraf’ta bir haber vardı: “Terörist Neşe” diye. Habere göre Gazeteci Neşe Düzel, yaptığı bir söyleşiden dolayı yargılanıyor ve “terör propagandasından” yargılanıyor. Bu ülkede sadece ve sadece gazetecilik yaptığı için yargılanan, haklarında tazminat ve hapis cezası bulunan o kadar çok meslektaşımız var ki. Saymama gerek var mı bilmiyorum ama Şamil Tayar (O şimdi miletvekili) ve Mehmet Baransu ilk aklıma gelenler. Özelikle Ergenekon Davasını haber yapan birçok gazeteci ve gazeteleri aleyhine açılan yüzlerce dava var. Bu insanlar ne yapmışlar? Gazetecilik yapmışlar. Suçları ne? Yalan haber mi? Hayır. İftira mı? Hayır. Baransu’nun yaptığı ve Taraf’ın yayınladığı haber ve belgelerin hangisi yalan çıktı bugüne kadar? Hiçbiri. Ayrıca kaç tane davadan bu gazeteciler ceza gördüler? Cezanın olabilmesi için ortada suçun olması lazım değil mi? Mesela Baransu bu davalardan berat eti. Birçok gazeteci, bu davalardan berat eti biliyor musunuz? Zaman gazetesinden de var yargılananlar, Star’dan da… Ayrıca 301. madeyi bilirsiniz. Birçok kişi bu madeden yargılandı. Fakat sizin dediğiniz gazeteciler galiba Nedim Şener, Ahmet Şık…
Evet uzun bir süredir Tuncay Özkan, Mustafa Balbay tutuklular. Bir süredir de Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın tutuklular.
(Şimdi önce bir soru: Niçin Şener ve Şık’ın tutuklulukları bu kadar sık gündeme geliyor da Yalçın’ın ki gelmiyor?)
Evet Türkiye’de uzun tutukluluk süreleri var. Hata bazen çok uzun oluyor. Çünkü davalar hızlı yapılmıyor, yargılamalar uzun sürüyor, deliler hızlıca toplanmıyor vs. Yani uzun tutukluluk süreleri malesef birilerinin aklına Şener ve Şık ile geldi. Halbuki bu ülkede yılardır insanların uzun süre özgürlükleri uzun süre için elerinden alındı. Birçok masum insan, uzun süre içerde yatı sonradan ‘pardon’ denilerek serbest kaldı. Bir diğer ikiyüzlülük de şu: Yukarıda örneklerini verdiğim bazı gazeteciler Baransu vs. yargılanırlarken basın özgürlüğü naraları atan gazeteciler, yazarlar ve gazeteci cemiyetleri ortada yoklardı. Onların da akıları Şener ve Şık ile başlarına geldi.
Peki Şener ve Şık… Suçlu olup olmadıklarına yargı karar verecek elbete.
Gerçek olan ise şu: Ortada yukarıda da bahsetiğim birilerinin ikiyüzlülüğü ile tutuklu yargılanan gazeteciler ve hata uzun süre tutuklu yargılanan gazeteciler var. Aynı uzun süre tutuklu yargılanan vatandaşlar gibi. Yılardır var olan bir problem, uzun tutukluluk süreleri, gündeme geldi ve belki de çözülecek. Nasıl ve kim çözerse artık? Ama yargılamaların hızlıca gerçekleştirilip, bir an önce sonuçlanması gerekir. Bu gazetecilerin durumu, davaları sulandırmak isteyenlerin de elerine koz veriyor zira.
Niye böyle bir yorum yazdığınızı doğrusu anlamadım. Size değer verdiğim için kısa bir cevap yazdım ve zaman bulamadığım için cevap yazamadım dedim. Evet bugün ilk kez bir zaman buldum az önce, o kısa cevabı yazdığımda, ama yemek yedim! Öğle yemeğini akşam yemiş oldum yani! Evet o cümlede anlatım bozukluğu var fakat bu, o cümleyi anlamamıza engel mi? Anlayamadınız mı o cümlede ne denilmek istendiğini? Ayrıca hukukçu olabilirsiniz ben de gazeteciyim. Yazarım demiyorum çünkü hobi olarak yazı yazıyorum. Benim bir mesleğim var. Hukukçu olmanız benim için dert değil. Niye olsun ki? Evet hepimiz insanız. Şüphemiz mi var ki hatırlatıyorsunuz? İstediğiniz konunun cevabını yazacağım.Her konuda da sizinle konuşabilirim. Önce yemeğimi yemeliyim! İzin verirseniz? Ne bileyim hukukçusunuz yaptırım filan uygularsınız da!
Merak etim (yazardınız değil mi?) bu cümlede ki anlatım bozukluğunu sahiden göremediniz mi?Ayrıca ifade etmeliyim ki o kadar gereksiz konular üzerinine yorum yapılıyor ki şaşırıyorum.Hem tartışabiliriz diyorsunuz hemde alakasız konular üzerine yorum yazıyorsunuz.Ben burada yorum yazıyorsam cidi ortam olabileceğini sezdiğim için yazıyorum.Tartışma konusunu açtım ,soru güzel ve uzun cevabıyla yetindiniz.Önce ki yorumlarından birinde yazarlık/gazetecilik(her ne ise) her türlü kaynakların tüketilmesini gerektirir demiştim.Siz bunu yapıyor musunuz tartışılır.YÜZEYSEL MANİPÜLASYONLARLA sınırlı kaldığınızı düşünüyorum.Hukukçu olmamı bu kadar dert etmeyiniz zira ,bizlerde insanız…
Sayın anonim;
Hayır konu zor gelmedi. Fakat bir türlü bu uzun konu için uzun cevabımı yazacağım zamanı bulamadım. Gündem çok yoğun ve takdir edersiniz ki biz gazeteciler için bu yoğunluğun arasında, kolay kolay müsait bir zaman dilimi olmuyor.
Karşı tarafın anladığı karşısındakinin anlatığı kadardır!Bu arada hala “tutuklu gazetecilerle” ilgili soruma yanıt almış değilim.Zor geldi sanırım…
Anonim; Bu nasıl bir anlamadır? (Hukukçuydunuz değil mi?)
Cümlede Eşref Bitlis’i, Uğur Mumcu’yu ve Özal’ı öldürenlerin, fail’ i meçhulerin arkasında aynı yapının olduğu anlaşılıyor bu cümleden. Merak etim gerçekten mi anlamadınız yoksa…
“Eşref bitlisi öldüren uğur mumcuyu özala bütün faili meçulerin arkasında bu yapı vardır.”Bu cümlenizde anlam bulanıklığı var hiç anlamadım.Kim kimi öldürmüş?
Eşref bitlisi uğur mumcu mu öldürmüş?!
Uğur mumcu,karınca ezmemiştir ömrü hayatında…Bana kalırsa konu iyice dağıldı…
Anonim isimli arkadaş terör derin yapının eseridir ve bu hükümet de derin yapıyla mücadele etmeye çalışıyor. Eşref bitlisi öldüren uğur mumcuyu özala bütün faili meçhulerin arkasında bu yapı vardır. Bunu bertaraf etiğimiz gün terör biter.
Ben iktidar istifa etsin demiyorum.”Adalet” ve kalkınma partisi “Adaleti” sağlasın, başımın üstünde yeri var diyorum…
Anonim;
Aslında yorum yazmayacaktım. Ta ki, “Not:Yazar Arkadaşım dediğinize göre tanışıyor olmanız lazım gelir.(destek güzel bir şey!)” cümleni görünceye kadar. O yorumu yazan kişiyi tanımıyorum. (Velev ki tanısam n’olur ki?) “Yazar kardeşim” de diyebilirdi o kişi. O zaman kardeş mi olacaktık?!
Kimin uyuduğunu en kötü ihtimale tarih gösterecek ama senin ve senin gibilerin kuru muhalefet yaptığını görüyorum. Evet AKP çok güzel işler çıkardı ama muhalefetlik bu güzel işleri görmezden gelmek değildir. Muhalefetlik, AKP’nin gerçekten eksik olduğu konuları eleştirmektir. Eleştirecek malzemeniz mi yok? Bence gerçekten muhalefet edecekseniz AKP’nin eksikleri çok… Peki ya terör? Terör bu ülkede yılardır var ve hiçbir iktidar bu sorunu çözemedi. Niye sence? Bunun sorumlusu yalnızca AKP’mi? Soruyorum sana: Bu ülkede yılarca göz göre göre askerlerimiz şehit oldular; önceden saldırı olacağı bilinmesine rağmen alınmayan tedbirler yüzünden, karakoların korunmamasından, saldırılara geç yardım gönderilmesinden kaynaklandı birçoğu. Sizin gibilerin sesi çıktı mı orduya karşı, sordunuz mu hiç “Paşalar, generaler bu ne iş” diye? İşte Taraf yayınladı bu zafiyetleri, ordunun aldırmazlıklarını… Niye sesiniz çıkmadı? İşin kolayını bulmuşsunuz: AKP istifa… Zam geldi, AKP istifa;
askerler şehit oldu, AKP istifa; yağmur yağdı, AKP istifa; şike operasyonu, AKP istifa; Ergenekoncular içerde, AKP istifa…
Benim gibi düşünenlerde size inanamıyorlar.Hayret ediyorum sizlere!Terör şu ükede hala kanlı yüzünü gösretiyorsa bunda iktidarın yanlış uygulamaları var demektir.Biz halk olarak neden başa bir iktidar seçiyoruz, nedir iktidarın görevi? Toplumun huzur ve refafını sağlayıp toplumsal barışı sağlaması için oturuluyor o koltuğa…Dolayısıyla terörü yok etmek iktidarın bir vazifesidir!Takım tutmuyorsunuz yani.Gündemde yeni gelen zamlar konuşuluyor.neymiş sadece zenginleri etkileyecekmiş.Doğalgaz kulanmıyormu fakir olanı da?Takım tutar gbi çok sevdiğiniz iktidar getirmiyor mu bu zamları?
Kck hakında doğru olanı bildiğinizi sanmıyorum.Bağlantınızda bir kere hata var.Araştırın bakalım sahiden öyle mi?
Not:Yazar Arkadaşım dediğinize göre tanışıyor olmanız lazım gelir.(destek güzel bir şey!)
Uyumaya devam edin.Alah rahatık versin…
ewet gerçekten mi diyorum çünkü inanamıyorum. sanki akp yapıyor yada yaptırıyor terör olaylarını… kimin desteklediği ve desteklemeye devam etiği gün ışığı gibi açık.. ergonekoncular içeri girdi e tabi onların boşluğunu doldurmak için de kck diye bişey yaptılar.. bu mu sizin iradeniz?? bumu sizin muhalefetiniz?? unutmayalım lütfen.. MUHALEFET OLMAYI BECEREMEYENLER, İKTİDAR OLMAYI HİÇ BECEREMEZLER.
AYRICA YAZAR ARKADAŞIM ÇOK GÜZEL YAZMIŞIN TABRİKLER..
At gözlüğü ile bakan birileri varsa onlar sizin gibi düşünenlerdir.Gözünüz kör olmuş artık ne desekte gerçekleri göremezsiniz…
Türkiye zor günler geçiriyor.Onlarca şehit haberi var.Ak günler mi geçiriyoruz ha? Ne kadar olağan geliyor artık şehit haberleri değil mi?Açın biraz gözünüzü de etrafa bakın biraz. karanlık günleri görmek için geçmişe bakmağa gerek yok bugüne bakın görürsünüz.Asın darbe budur!
Bundan sonra ki yazında serçe varya hani onu yaz sen… bol bol översin ancak!
Siz daha uyuyun…
BUNLARIN DEMOKRATLIKLARI BUDUR Onlar gibi düşünüyorsanız demokratsınız, düşünmüyorsanız ölürsünüz, kafanız kırılır, arabanız yakılır. Sayın yazar bir de bunlardan teşekür bekliyorsun. Bunlar tescili.Niceleri tevbe eti ama bunların mayasında garip bir şey var ki değişmediler.