Madden ölmek alın yazısı, mecburiyet ve kader
Manen ölmekse o var ya o daha beter
Kahretmek bazen dünyaya, insanlara ve hayata
Yok etmek tüm umutları, hayalleri kahrolurcasınaSponsor Bağlantılar
Manen ölmekse o var ya o daha beter
Kahretmek bazen dünyaya, insanlara ve hayata
Yok etmek tüm umutları, hayalleri kahrolurcasına
Sonra, biten ümitlerini düşünmek, geriye dönüp bir gün
Ne idim, ne oldum demek, dün ve bugün
Hayatı sana zindan edenlerin mutluluğunu kıskanmak
Onlar güldükçe ağlamak ve bir daha kahrolmak
Yaşarken ölmek belki bu, diri diri gömülmek
Suç benimdi demek ve dönmezcesine gitmek
Ömrünce tutsak yaşamak, emir almak ve uygulamak
Bu uğurda en yakın dostunu bile harcamak
Yaşarken ölmek zor mu, haksız mıyım?
Ve ben hâlâ sizce sizce insan mıyım?
Gerçekler mi acı yoksa acıların gerçek olma mecburiyeti mi var?
Kötüler mi çok yoksa iyilere dünya mı dar?
SEMRA DEMİR
Hayır efendim sizi hiç görmedim. Bunlar tarihte yaşanmış gerçekler. Alah”Cenete girmek için sizden öncekilerin çektiklerini çekin” diyor. Gerçi başka bir kelamında da “Ya!Rabim bizden öncekilerin çektiklrini çekmeden cenetine al diye dua edin” diyor. Umut, kaynağı Alah ise duadır. Ve O duaları cevaplar. Ama Bu yazdıklarımızın da şirinizi gölgede bırakmasını istemiyorum.
Umutsuz kalmadığınıza inanıyordum zaten saygıdeğer hocam, muhterem hanımefendi; teyit almak istemiştim sadece:)
Umudu bırakmış olsaydım sizce o zamandan bu zamana hâlâ ayakta kalabilir miydim? Mehmet Bey, ben de farklı düşünmüyorum. O günden bu güne fikrim değişmedi derken, hâlâ insanlara güvenmek zor, yanılmak, yanlış yapmak, belki yenilmek hâlâ mecburi son ama hâlâ o soruyu sormaktan da vazgeçmek yok demek istedim. “YA TUTARSA!”
Ali Bey, size de güzel yorumunuz için teşekür ediyorum, sağ olun. Sonunda melek olmak varsa insanlıktan çıkmaya razıyım elbete ama sanki samimiyetle iltifat etmişsiniz:) Nezaketinize teşekür ederim…
“Yaşarken ölmek zor mu, haksız mıyım?
Ve ben hâlâ sizce sizce insan mıyım?”
Alah en sevdiklerine en acıları tatırmış. Onları meleklerle bir hata üstün tutmuş. Bu aclar sizi insanlıktan çıkarmayı başardı ise, eminim siz artık melek kadar safsınız.
(Hani yanmayan hamur, pişmez, ekmek olmaz, nimet olmaz ya)
Şiriniz bir çok dertli ne güzel tarif ediyor, tebrikler.
🙂 Israrlıyım efendim, yine de umut…
Umut şart,
Umut gerekli,
O olmazsa olmaz!..
Umut, zoru başarmak demek,
Okyanusun dibine çakılmışken,
Ayaklarını yere vurup, tekrar yukarı çıkmak demek…
Umutsuz asla,
Asla olmaz!..
Olmaz,
Olamaz!..
Tek kelimeyle yine de “umut” 🙂
Estağfirulah, hayatı yorumlarken nasıl kısa yazılabilir ki:) “Hayat, biz başka planlar yaparken başımıza gelenlerdir.” güzel söz, doğru da. Umutsuzluk bize yakışmaz elbet lakin umut etmekte o kadar zor ki:( Tekrar teşekür ederim…
Dünya tarihine şöyle bir baktığımızda, insanoğlu mavi gezegende göründüğü günden bu yana genelde hep savaşmış, hep mücadele etmiş ve zaman zaman yıkıp dağıtmıştır. Barış zamanları görece pek azdır. İnsan denen canlı türü bilinen tarihinden beridir tutkuları ve benciliğinin kölesi olmaya devam etmektedir. 1997’den beridir değişmeyen hisiyatınızın temelinde de bu gerçek vardır diye düşünüyorum Rukiye Semra Hanım; çünkü çağlar değişti de insan ve sinesinde taşıdığı benciliği değişmedi…
Fakat, galiba yaşam da böyle birşey olsa gerek?
Olgular onda farkındalık sağlıyor, haksızlıkları redediyor ve gücüne göre de kötü olanla mücadele ediyorsa bir insan eğer; işte o zaman yüceliyor, onur ve erdem çiçeğini ta sarp dağların sırtlarından alabiliyor.
İşte bence yaşama sevinci, daha doğrusu insan olma şeref ve hazı budur. Bilgiyle ermek, aydınlanmak ve mücadeleye devam edip, cesur olmak…
Uzatım biraz:) Saygılarla.
(NOT: Umutsuzluk ruhen yok olmaktır; kesinle yanımıza bile yaklaştırmamalıyız.)
Bu şiri sanırım 1997’de yazmıştım. Lakin geçen yılar fikrimin değişmesine yetmedi, bilakis daha da kuvetlendirdi malesef:(
Teşekür ederimMehmet Bey, benden de saygılar…
Kötülük çok efendim; malesef bencilik ve cehaletin karanlığını insanoğlu yenemediği için kötülük çok…
Manen ölmek ise en acı veren en büyük ölüm saygıdeğer hanımefendi…
Güzel, anlamlı bir şir, tebrikler.