Ne zaman bir fırtınada sarsılsak, gediklerimizden su almaya başlasak, alabora olmamak için geçmiş limanına demir atarız, ta ki fırtına dinene kadar. Ya yolumuza aynen devam ederiz ya da yeni bir rota çizeriz kendimize. Bazen fırtına diner ama biz hala açık denizlere açılmaya korkarız. Çünkü bu limanda, kaybettiğimiz, özlediğimiz, tükettiğimiz, elimizden alınan sevgileri yeniden bulmuşuzdur.
Kalmak isteriz bir ömür boyu bu koruncalı limanda. Ama çıkmak lazım bunu da biliriz. Mutluluk denen hayali adaya varmamız lazım. Zaten onun için yola çıkmadık mı, onun için göze almadık mı bunca tehlikeyi? Söylenmedi mi bize nice kasırgalarla, fırtınalarla boğuşacağımız bu düşsel umman da? Bize kılavuzluk eden umutlarımız bir bir tükenince, en yalın insan halimizle göğüs gereceğimiz fırtınalara öğretilmedi mi bize? Sunni güneşler kavururken dudaklarımızı, kuruturken içimizdeki son sevgi damlalarını, su yerine hasret içeceğimiz söylenmedi mi bize? Ya şimdi demir alırsın ya da sonsuza kadar dikersin yırtılmış yelkenlerini…
bir ruh hali bundan daha iyi anlatilamaz. mehmet bey, her yazinizla beni büyülemeye basladiniz. daha cok yazi bekliyoruz sizden. saglicakla kalin
Harika. Güzel bir makale. Tebrikler.
Hrika bir yazi …inanilmaz hos.tbrkler. Size ulasmayi cok iSterim..