1 Kasım’da Harf inkılabının 80.inci yıl dönümünü kutlayacağız. 80 yıl önce yani 1 Kasım 1928 senesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerleme ve çağdaşlaşma yolunda attığı en önemli adımlardan bir tanesi olarak görülen bir devrimi kutlayacağız.

Sponsor Bağlantılar

Bildiğiniz üzere “harf inkılabı” veya “yazı inkılabı” diye adlandırdığımız bu inkılap, Arap alfabesi yerine Latin alfabesi temelindeki millî bir Türk alfabesini geçerli kılan bir değişimin ifadesidir. Bu inkılap 1928 yılının 8-9 Ağustos gecesinde, ulu Atatürk’ün Sarayburnu Parkı’ndan halka yaptığı bir konuşma ile müjdelenmiş ve bir iki ay içinde gerekli ön çalışmalar tamamlanarak 1 Kasım 1928 tarihinde, 1353 sayılı kanunla TBMM’nin onayından geçmiş ve yürürlüğe girmiştir.

Ama ve maalesef, Ülkemizde 80 yıl önce yapılan bu inkılabı hala içlerine sindiremeyen ve her defasında kötülemekten geri kalmayan bir sınıf var.  Savundukları şeylerin başında; “Eğer Mustafa Kemal Atatürk harf inkılabını yapmamış olsaymış, Arap harfleri sayesinde toplumun her kesimindeki insanlar Kuran-ı Kerim’i bileceklermiş” Hal böyle olunca da toplum genelinde  dinin elden gitmesi önlenecekmiş..  Bir diğeri ise; Alfabe değişikliği ile Arap harflerinin kullanıldığı yaklaşık 1000 yıllık dönemde yazılmış eserlerle ilişki kopmuş ve kültür bağı kesilmiştir.

600 küsur senedir 7 düvele hükümran olmuş, dillere destan Osmanlı Devletinde yaşayan halkın okuma yazma oranını bir araştırayım dedim. Rakamlar gerçekten çok ilgi çekici . 100 kişide 3-4 kişi okuma yazma biliyor. Onların başında da kadı geliyor.  Diğerleri de katip, imam vs. 19.yy bakıyorum.(1897) Tüm Osmanlı Nüfusunun %10’u okuma yazma biliyor.!! Bu artışın sebeplerinden biri ise Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamit’in Aşiret mektepleri ile ilgili çalışmalarından kaynaklanıyor *[1] Ancak toplum geneline bakıldığında okur-yazar nüfusunun %6’sı da gayri-Müslimlerin oluşturduğu kent nüfusu… Şimdi bazı zurefa kısmı diyecek ki; “Peki madem Osmanlı’da halk cahildi, cühelaydı da, nasıl oldu da 600 küsur sene bu devlet ayakta kalmayı başardı?” Putperest bir toplum olan aynı zamanda ordusundaki askeri okuma yazma bilmeyen Roma imparatorluğu nasıl 2000 yıl ayakta kaldıysa öyle kaldı elbet.           

Bakın okuma yazma diyorum; okumak ayrı şey yazmak apayrı bir şey..  Kaldı ki o dönemde hem okuyan hem de yazan nufus %10’ların da altında. Çünkü Harf inkılabının aksini savunanlar için yazmak zaten çok önemli değil. Onların gayesi Kuran-ı Kerim’i okuyabilmek ve bunun için Arap harflerinin kalıcılığını savunmak.  Aralarından birkaç kendini aydın diye adlandıranlar ise bu savın çok komik olduğunu bildikleri için bunun yerine Arap harflerinin kullanıldığı yaklaşık 1000 yıllık dönemde yazılmış eserlerle ilişki kopmuş ve kültür bağı kesilmiştir diye ortalıkta dolaşıyorlar.           

Bakın sayın Şerafettin TURAN Hocamız bu konu ile ilgili şunları diyor:

“Ülkemizde genellikle bilinmeyen ve ya bilinmezlikten gelinen, eski harflerle yazılmış olanların dinsel bilgilerle ilgili olanları dışındakilere verilen bilgilerin, bilim ve teknolojideki gelişmeler nedeniyle geçerliliklerini yitirdikleri, büyük bir bölümünün de birbirlerinin tekrarından, kopyalarından ibaret olduklarıdır. Onların her biri, birer kültür yapıtı da değildir. Kuşkusuz içlerinde önemli ve yararlı olanları da vardır. Bugün her alanda yetişen ve sayıları giderek artan Türk uzmanlar, gerçekten de önemli o değerli kültür hazinelerini kolaylıkla inceleyip yorumlayabilmektedirler. Bunlardan önemli olanlar zaten yeni Türk yazısını da aktarılmıştır. Dolayısıyla aradan geçen süre içinde kültürel bağ kesilmiş değildir. Bundan sonra da kesilmesi söz konusu olamaz.“ [2]

Eğer Gazete okumaya bile meraklı bir toplum olmadığımızı düşünürsek, Sayın Şerafettin Hocam geçmişle bağımız kesildi diyerek feryat figan edenlere yeterince cevap vermiş diye düşünüyorum.

Yapılan Harf devrimi sayesinde, okuma yazma çağına gelmiş 6 yaşındaki bir çocuğun, 2 ya da 3 ay içersinde okuma yazmayı söktüğünü düşünmek ve bunu görmek Harf devriminin ne denli isabetli olduğuna bir örnektir. Bunlar göz ardı edilemez. 6-7 senedir Osmanlıca ile uğraşıyorum ama hala yanımda Ferit DEVELİOĞLUNUN Osmanlıca-Türkçe sözlüğü ile Şemseddin SAMİ’nin Kamus-ı Türki adlı eserleri olmadan Transkripsiyon yapamıyorum. Böylesine zor böylesine meşakkatli bir yazımı üniversitelerin Tarih bölümünde çalışan değerli hocalarımızın dahi uzun uğraşlar sonucu dilimize çevirdiklerini düşünürsek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Harf Devrimini yaparak ne kadar isabetli bir karar verdiğini görebiliriz. Harf Devrimi Yüce Türk Ulusu’na Kutlu Olsun!!


* Ayrıntılı bilgi için Alişan AKPINAR’ın Selçuk Kitapevi, Göçebe yayınlarından çıkarmış olduğu Osmanlı Devletinde Aşiret Mektebi adlı kitabını okuyabilirler.

[2] Şerafettin TURAN,Türk Devrim Tarihi, III.Kitap ,(Yeni Türkiye’nin Oluşumu 1923-1938 ) Bilgi Yayınevi Ankara 2005., s.213