Öyle bir gün gelir ki, her zaman dostunuzla yürüdüğünüz yolda artık yalnız yürüdüğünüzü fark edersiniz… Başta korkarsınız, bir daha hiç görüşemeyeceğinizi düşünüp hayıflanırsınız… Fakat her şey için çok geçtir. Yalnızsınızdır, herkes gitmiştir… Bir zamanlar sınavlara çalıştığınız, elinizde kitaplarla koştur koştur yanlarına gittiğiniz arkadaşlarınız yoktur. Elinizde kitaplarla koca sınıfın ortasında öylece yapayalnız kalmışsınızdır… Herkes bir anda gitmiştir yanınızdan, sebebini anlayamadığınız bir şekilde. Bir zamanlar “en iyi dostlarım, gelecekte yanımda olacak sayılı insanlar”dediğiniz insanlar fersah fersah uzaktadır şimdilerde… Ama yine de gülmeye, hayata tek başınıza tutunmaya çalışırsınız. Bundan sonraki evre “mutluluk” evresi değil, “yalnızlığa alışma” evresidir. Tek başına gezme, tek başına yemek yeme, tek başına sinemaya gitme ve dahası… Başta yadırgarsınız. Önceden kurduğunuz bazı cümleleri yakmak zorundasınızdır…
“Sende 2 TL var, bende 2 TL var. Birleştirip yemek yiyelim.”
“Hafta sonu ne yapıyoruz?”
“Arkadaşlar yarın Ece’nin doğum günü haydi pamuk eller cebe” gibi…
Artık sizi anlayacak kimse yoktur. Sanki dipsiz bir kuyuya düştünüz ve sizi duyan kimse yok… Çığlıklarınızı duyan kimse yok. Derdinizi dinleyecek, yaptığınız bazı şeyler için kimi zaman size kızacak, kimi zaman ise ufak hediyelerle ödüllendirecek, size yol gösterecek… HİÇ KİMSE YOKTUR ARTIK… Sadece kendiniz, sadece SİZ! Ve şu durumda sizi en iyi anlatan satırlar şunlar olur:
“Bazen yanlış değil, yalnız anlarsınız. İşte o zaman kimse anlamaz…”
teşekür ederim 🙂
elinize sağlık çok güzel olmuş
♥ 🙂