O gün bir bayram sevinci hakimdi kasabada. Kasabanın sevilmeyen devlet görevlisi başka bir yere tayin olmuş ve ayrılıyordu. Eşyasını taşımak için kimse yardıma gitmedi kasabadan. Kendi müstahdemleri bile eşyasını zorla taşıyorlardı.
Bay görevli ise kasabadan ayrıldığına seviniyordu. Üç yıldır bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde gençliğini harcamıştı. Kasaba ve köyleri için çok yararlı işler yapamamış ancak bu geri kalmış bölgede daha fazlasının yapılabileceğine de inanmamıştı. Kasabada kaldığı üç yıl boyunca insanlar arasında ayrımcılık yapmış, adaletle davranmamış ve rüşveti yaygınlaştırmıştı. Kasabalı arasına nifak tohumları ekmiş, ayrılıkları körüklemişti. Bay bilge ise kasabalının bu sevincini anlayamıyordu bir türlü. Kasaba ahalisi de onun bu sevinçsiz halini…
Eşya yükleme tamamlandı. Eşya kamyonu hareket etti. Bay görevli kendi özel aracına bindi ve kamyonun önüne geçti. Kafile yol almaya başladı. Kasabalı bilge bir anda kafilenin önüne fırladı ve “Bir şey unuttunuz” diye haykırdı. Bay görevli araçtan indi ve şaşırmış halde bir şey unutmadıklarını, her şeyi aldıklarını söyledi. Bunun üzerine, unuttuğunuz şey dedi, bilge, yıllardır kurduğunuz ilişkiler ve kasabada hakim kıldığınız kötü düzendir. Çirkin mirasınızı da götürün.