YAŞAR KİRAZ
Sevgili dostlarım;
Son yıllarda moda bir deyim var “BEYAZ TÜRK(LER)”. “beyaz Türkler” diye bir kavram veya bana göre safsatası, saçmalığı uydurmuşlar ve buradan sözüm ona ciddi(!) savlar üretip, ciddi(!) yorumlar üretip ciddi(!) siyasal sonuçlara bile varıyorlar. Dedim ya, savların da, yorumların da sonuçların da kerameti kendilerinden menkul saçmalıklar olduğunu görmek, anlamak için, onlar gibi ciddi(!) aydınlar(!) da olmak gerekli değil.
”Beyaz Türk” saçmalığı ABD kökenli “wasp” kelimesinden yola çıkılarak üretilmiş ve kelime anlamı “arı” ya da “saf” anlamında kullanılan bir sözcüktür. ABD’de 1950-60’lı yıllarda, toplumun en güçlü kesimi olan orta-üst sınıf gelir grubuna dahil (beyaz ırk) kişilerin, sosyo ekonomik, kültürel, siyasi sistemlerini ele alan bir düşünce tarzı idi. Bunlara o dönem “ANGLO-SAKSON PROTESTAN” kişiler de deniliyordu. Maalesef ülkemizde yüzünü batıya, vicdanını cüzdanına çevirmiş, sözüm ona sırça köşkte oturan bazı aydınların empoze ettikleri bir masal olup ithal bir söylemdir. Zaman içerisinde yaygınlaşsa da TÜRK milleti ve aklı selim KARA TÜRKLER (!) pek itibar etmemişlerdir. Paranın beyazlaştırdığı Türkler ki bunlar ülkemizin güzide basınında yer alan bazı yazar/çizerler, ilerde Beyaz Türkler, Kara Türkler, Kırmızı Türkler, Dindar Türkler, Laik Türkler vs. gibi ayrımlarla gelirlerse zaten kutuplaşan ülkeyi çıkmaza sokarlar.
Türkiye’de beyaz Türk sorunu yok olamazda, siz sokakta ben Beyaz Türk’üm diye böbürlenen birini gördünüz mü hiç! Ülkedeki aristokrat ve sermaye gruplarının bile biz Beyaz Türk’üz dediğini ya da diyeceğini zannetmiyorum. TÜRK, TÜRK’tür…!!!
Eğer bir renk verilmesi gerekiyorsa “Turkuaz Türk” demek ya da Mavi Türkler demek daha akılcı sanırım(!). Sebeb ise mavi, bizlerin yani Türklerin rengidir. Bakın tarihe bir çok Türk devletinin bayrak, otağ, tuğ renklerine ya mavidir ya da Turkuaz. Şimdi yazarken aklıma geldi, Beyaz Türkler hakkında ne düşüyorsun diye bir soru sorsaydık, H. Nihal ATSIZ hocaya, Ziya GÖKALP hocaya, soyismini TURAN koyacak kadar Türk’çü olan Hüseyinzade Ali TURAN üstada, Alparslan TÜRKEŞ’e, M.Kemal ATATÜRK’e verecekleri cevab-ı tepkiyi görür ve hisseder gibiyim. Türkologların veya Türkiyat Enstitülerinde bugüne kadar ki araştırmalarında Beyaz Türkler ile ilgili (Ciddi anlamda / ırk anlamında) bir makale, yazı, yorum, master, lisans, araştırma yaptıklarını sanmıyorum.
“Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk’ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek.” Kemal ATATÜRK bunları söyken TÜRK kelimesi yanına herhangi bir şey eklememiş.
“Haydi artık dinsin ızdırapların, Ufuklardan şanlı bir gün doğacak yarın, Güzellikle, sıcaklıkla ve ihtişamla… Kumandasız hazır olup onu selamla! Gönlündeki yaraların kanını dindir! Yüzde yüz Türk olduğun gün cihan senindir”… H. Nihal Atsız hocada bunu derken ilaveye gerek duymamış.
“Ertuğrul ÖZKÖK’ün Beyaz Türk Açılımı”
– Beyaz türk, çağdaş insandır. Yüzü batı’ya, vicdanı “hukuka” çevrilidir. Gönlündeki ilk üç madde, mevcut anayasa’nın girişindeki maddelerdir.
– Beyaz türk, cumhuriyet ilkeleri ile büyümüştür. Atatürk’ü fanatikçe seveni de vardır, ona her dönem çağdaş anlamlar yükleyerek seveni de. Ortak özelliği ise, Atatürk’ün kişiliğine dokunulmasından hazzetmemesidir.
– Beyaz türk’ün çocuğu “biat” değil, “itiraz” kültürü ile büyür. Aile kültürü, aile bağı, “babaya sorgusuz sualsiz itaat” manasına asla gelmez.
– Beyaz türk’ün “inançla” sorunu yoktur ama “dini fanatizm” onun mahallesinde makbul değildir. o nedenle, dini fanatizmi görünce, laikliği de fanatik biçimde yorumlamaya başlar.
– Beyaz türk’ün beş vakit namaz kılanı, hacca gideni de vardır, kılmayanı, gitmeyeni de. Çoğu cuma namazını kaçırmaz, ramazanı hiç unutmaz.
– Beyaz türk namaz kılsa da, çoğu çocuğuna “ille de namaz kıl”, kızına “başını ört” demez.
– Beyaz türk, “türbana” da bu gözlükle bakar. Başörtüsü ile sorunu yoktur ama türbanla vardır.
– Zaman beyaz türk’ü de dönüştürür. Artık türbana daha hoşgörülüdür ama onu, “islam’ın şartı” değil, “kişisel özgürlük” açısından görmek ister.
Böyle bir açılım yapmış ÖZKÖK. Bu yorum sulandırılmış bir siyasi söylemdir. Türk’lük, binlerce yıllık tarihi, edebiyatı, destanları, efsanaleri, coğrafyası ve büyükleri olan bir ırktır.
Türklerin ve Türklüğün değişmez kuralları vardır. Dünya tarihinin en eski uygarlıkları arasın tarihi M.Ö. 3000 – 2500 yılarına kadar dayanan bir ırk için söylenecek ya da yapılacak bir yorum yoktur. İslam dinimizde aynı kurallar için geçerlidir. İslamiyet Bizlere yüce ALLAH!ın, H. Muhammet MUSTAFA (SAV) yüzü suyu hürmetine indirdiği son kutsal dindir. Değişmez kuralları vardır, KUR’AN ve SÜNNET. İslam dini, Tevhit dinidir. Ertuğrul ÖZKÖK’ün yukarda yaptığı açıklama ve açılım kabul edilebilir bir durum değildir. İslam dinine bid’at sokmaktır.
Yargıtay 1. ceza dairesi 25.6.1999 gün ve 1665-1980 sayılı kararına bir göz atalım bakın ne diyor.
‘‘Türklük, Türk milletini meydana getiren; insani, ahlaki, dini, tarihi değerler ile milli dil, milli duygular, milli geleneklerden meydana gelen milli manevi değerler bütünüdür.” Öyleyse…!!! Yargıtay burada bu kararı verirken bir ayrım yapmamış. Huzur için belki beyaza siyah ya da siyaha beyaz dedik öyle olmasını istediğimiz için öyle dedik ama gerçeğinde bir kenarda durduğunu unutmayalım.
SON SÖZ OLARAK;
Sermaye, siyaset ile beyazlamaya çalışıp, hayatının sonlarında, aynaya baktığında beyaz yerine siyah rengini gören kara Türkün (!) pişmanlığı dileği ile…!!!
EN SON SÖZ
BU ARADA IRKÇILIĞA HAYIR…!!!
Selam ve saygılarımla… Dua ile…