Mainz, 22.07.2011
 
Bir kaç maceraperest Osmanlı paşasının ülkeyi 10 yıl içinde nasıl da büzüştürüp başına binbir dert açtıkları herkes tarafından biliniyor. Osmanlı saray bürokrasisi tarafından yeniden dizayn edilen ve adına Cumhuriyet denilen rejim hakimiyetini saĝlar saĝlamaz kendi halkının ensesinde boza pişirmek için her türlü zecri tedbire başvurmaktan kaçınmadı. Zamanında moda olan „Ulusalcılık“ akımının da etkisiyle mavi gözlü sarışın yepyeni saf bir ırk ve ona mensup yeni bir tarih, yeni bir din, yeni bir yazı, yeni bir dil, hulasa tamamen yenilenmiş gıcır, gıcır bir ulus yaratmak için mühendislik çalışmalarına başlayan pozitivist kadroların bu yeni bir ulus yaratma hevesi bugünlerdeki „Terör“ belasının yegane sebebidir.
Şimdi ben, kendilerini „Kürt“ olarak tarif eden kardeşlerimize bu zorba rejimin her tür zulmü reva gördüĝünü, Dersim`den Diyarbakır Cezaevi`ne ve oradan „Kart-Kurt“ tipi tahfif ve tazyiflere, Anaların evlatları ile işaretleşmek zorunda kalmalarına ve daha nicelerinden bahsedebilirim. Ancak bir şeyi hatırlatmakta fayda var ki bu rejim sadece onlara zulmetmedi. Dindar-mütedeyyin insanımız mensubiyetine bakılmadan her türlü zulme uĝratıldı. Bunu söylerken büyük çoĝunluk rejimin hışmına uĝradı, biraz da size olmuş ne var bunda demiyorum. Tam tersine eĝer Kürt halkı secüler yaşamı benimsemiş olsa yahut bir başka ifade ile ülkenin diĝer kesimine göre daha dindar deĝilse bile din alanında çok daha hürmetamiz olmamış olsaydı bu zulme uĝramazlardı. Bu aĝır bir iddia gibi gelebilir ancak bana göre kemalist kurucu felsefenin dindarlardan başka düşmanı yoktur. Unutmayın Ülkede adı „İslamcı“`ya çıkmış bir iktidar tam 9 yıldır iş başında ama Başbakan kendi kerimesini bile bu ülkede okula gönderemiyor. Eşi bazı hastahanelere kabul edilmiyor. 15 yaşından küçük çocuklar Kuràn öĝrenemiyor.

Sponsor Bağlantılar

Ülkemizin başına tebelleş olan bu belanın öyle bir makalenin hacmi içerisinde deĝerlendirilebilecek bir konu olmadıĝı ortada. Zira bu konunun dünya konjönktürü ve özellikle de Türkiyemizin bölgede ele almaya başladıĝı inisiyatif başta olmak üzere daha bir yıĝın parametreleri var. Ancak bana göre bütün bunlar bertaraf edilse bile sorunlar bitirilemez. Zira yanlış teşhis doĝru tedaviyi saĝlamaz. Bütün mesele, bu rejimle topyekun hesaplaşmaktan geçmektedir.

Hemen ifade edelim ki son 9 yıl içerisinde inkar ve asimilasyon politikları bitirildi. Ak Parti hükumetleri döneminde bu konularda önemli adımlar atıldı. Yeterli mi? Hayır. Bu konularda Ak Parti hakikaten çok cesur adımlar attı. Normalde oy kaybına bile uĝrayabilirdi. Ancak başbakan muhteşem „Karizması“ sayesinde tabanını da dönüştürmesini bildi. Böylesi bir vasatta yine de %50 oy almış olması gerçekten de her türlü takdirden varestedir. Zira memlekette, siyasetle uĝraşmaktan onca techizata raĝmen teröristleri takip etmekten aciz komutanlar, köklerini kazıyalım, şehitler ölmez vatan bölünmez sloganları atan bir yavru muhalefet, komutanları kodese tıkarsanız askerlerimiz ölür diyen bir anamuhalefet. Aman ya Rabbi!!.

Şu hale bakar mısınız, şairin dediĝi gibi:

Aman efendim Aman!
Galiba Ahir Zaman
Manzarası Yurdumun
Tufan Gününden Yaman!

Her ırkçı ve kafatasçı yaklaşım bir birinin ana rahminde döllenir. Türk faşizmi sonunda Kürt faşizmini doĝurmuştur. Biri ile başa çıkamıyorduk şimdi iki oldular. PKK, DTK; KCK, BDP ve aklınıza ne gelirse farketmez, zira hepsi de aynı kapıya çıkar. Sadece Kürtler diye bir toptancılık yapmayın yeter. Zaten bu sayılan güruhun ve onların karşılıĝı olan Türk tarafının herhangi bir derdi yoktur. Dolayısıyla vay anasını yine çözüme yanaşmıyorlar diye hayıflanmaya hiç gerek yok. Asla yanaşmazlar. Akıllara zarar ama Devlet Apo`yu salıverse bile bu mesele yine çözülmez. Zira kavganın temelinde Beyaz Kürt, Beyaz Türk meselesi vardır. Beyaz Türkler tabii olarak asker cenazelerinde slogan atıyor ve onların anası aĝlamasın istiyor. Beyaz Kürtler de daĝdaki gençlerin cenazelerinde slogan atıyor ve onların anası aĝlamasın istiyor. Peki zenci Türkler ve zenci Kürtler “Kalp veVicdan” sahibi deĝil mi ki onlar kimseye aĝlamıyor. Hayır aksine iki tarafta da onlar ölüyor ve zaten onların anaları aĝlıyor. İşte bu mesele zaten her
iki taraftan da aĝlamasın diyenlerle aĝlayanların farklı kesimlerden olmasından kaynaklanıyor.

Bir subay, gencecik bir fidanın eline pimi çekilmiş el bombası veriyor ve çocuklar eĝitim zayiatı sayılıyor. Karşıdakiler ise tam bir cinayet ve infaz şebekesi. Yoruma yahut eleştiriye bile gerek yok. Faşist Kürtler, bu faşist Türklerden bıktık artık biraz da biz faşizan otoritenin keyfini sürelim demektedirler. Öz vatanında bile hak ile yeksan olmuş bir marksist-Leninist diktatorya hevesi ancak akılları dumura uĝramış eli silahlı, kendisine yardım eden her organizasyona teşne ve taşeron kalmaya mahkum bir avuç eşkiyanın bölgede hatırı sayılır miktarda oy alabilmesi mezkur rejimin ektiĝi kin tohumlarının bir ürünüdür.

Üstelik elinde silah olmasa da Türk tarafında da bu ideoloji ile beyni yıkanmış ve müslümanları gördüĝünde “Al” görmüş boĝa ya dönen insanlar vardır. Kim ne derse desin bu kavga da tamamen ideolojiktir. Kürt, Kürt hakkı gibi ibareler ölü yüzü pudralamaktan ibarettir. Bir zamanlar bu rejim; Kürt sorununa İslami çözüm adında bir tebliĝ sundu diye bir yazarımızı hapsetmişti. Neyse ben söylersem bir şey olmaz herhalde. Evet çözüm İslam anlayışındadır. Bu da kısaca insanı öncelemekten geçer. İnsan olan da vicdan olur. Vicdanı olan herkes sadece bizimkilerin anasının deĝil onların anasınında aĝlamasını istemez. Daĝdaki terörist yahut gerilla her ne ise hüdai nabit midir? Onun da aĝlayan bir anası yok mu?

Bunlar üzerinde akademik çalışmalar yapılması gereken ciddi konular. Ancak çok pratik bir kaç şey söylemek isterim.

1- Teröristle mücadele konusu derhal askerden alınıp özel yetiştirilmiş polise devredilmelidir.
2- Jandarma tamamen laĝvedilmeli ve Kır Polisi devreye sokulmalıdır.
3- Genel Kurmay, Savunma Bakanlıĝına baĝlanmalıdır.
4- Yeni bir Anayasa yapılmalı
5- Dini yaşamak ve ifade hürriyeti önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır.
6- Her vatandaşın şeref ve izzetini garanti altına alacak tedbirler alınmalıdır.

Unutmayınız ki; bu ülkede anaların gözyaşlarından ve Mehmetçiĝin damlayan kanlarından servet ve iktidar devşiren vicdan dan nasip almamış uĝursuz bir güruh vardır. Dışarıdaki efendilerinden aldıkları talimatlarla güçlerini tahkim etmeye çalışan bu zalim güruh bitirilmedikçe bu terör belasından kurtulmak mümkün deĝildir. Ne biraz bekleyelim belki daĝdan inerler ve ne de daha çok militan öldürelim yöntemi çözümdür. Terörizmle mücadele her tür enstrümanla devam ettirilirken teröristle mücadele de en etkili bir biçimde sürdürülmeli ve öte yandan İnsan haklarına dayalı(Bilerek saygılı demiyorum), insan onurunu baştacı eden evrensel deĝerleri benimsemiş özgürlükçü ve demokratik bir Anayasa yapılabilmesi için her türlü gayret ve çaba sarfedilmelidir.

Bunu yapabilecek yegane kadro da Ak Parti kadrolarıdır. Zira onlar, kahır ekseriyetle zenci Türk ve zenci Kürtleri temsil ediyorlar. Ve onlar vicdan taşıyorlar,
yürek taşıyorlar. Bu acıyı yüreklerinin en derin noktalarında hissediyorlar.

Ben, bütün bu şer odaklarının güç birliĝine raĝmen bu ülkenin aydınlık yarınlara uyanacaĝına tüm kalbimle inanıyorum. Siz de inanın.

Baki Selam Ve Saygılarımla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya