Örneğin; alttan üç kez aynı dersi almak zorunda olan ikinci öğretim okuyan arkadaşım iki kredilik bir ders için yaklaşık bir milyar fazla ödeyecek. Özetle şöyle belirtiyim ki; aldığı sekiz ders için yaklaşık üç buçuk milyar harç ödemesi yapacak. Üç buçuk milyarın ne demek olduğunu biliyorsunuz değil mi? Ayda sekiz yüz milyon alan bir aileye üç buçuk milyarlık bir külfet demek. Dört ay yemeden, içmeden para biriktirmek demek.
İnsanlar, üniversite sayısı artırıldı diye sevinirken üniversitede okumanın bu kadar külfetli yapılacağını hiç düşünmediler. Her üniversite için ayrı ayrı oy kitleleri yaratıldı. Sonuçta AKP iktidar oldu. Şimdi sorarım sizlere. Bu adamlara verilen oy neye mal oldu. Kaç bin öğrenci okulu bırakacak? Kaç bin öğrenci boşluğa düşecek? Kaç bin öğrenci “ben fakirim” diyerek toplumdan kendini soyutlayacak.
Allah aşkına söylesinler bana amaçlarını. Amaçları, zaten yanlış olan eğitim sisteminde bir yanlış daha yaparak halkını uyutmak ve istedikleri yöne çekmek midir? Amaçları, suskun halkı ateşlemek midir? Amaçları, okuyup belli mevkilere gelmek isteyen insanları sınıflara göre ayırıp alt sınıfı eğitimden soyutlamak mıdır?
Aslında her şey ortada. İstiyorlar ki, Ali’nin oğlu okumasın. İstiyorlar ki; işçi Mehmet’in oğlu yükselmesin. Amaç, plütokratik bir zihniyete halkını uşak etmek değil midir? Amaç, çocukları sonsuz kaybedişlere mahkum ederek yok etmek değil midir? Üniversiteye gitmesin, okumasın, gelsin bize asker olsun ya da üniversiteye gitmesin, gelsin bize terörist olsun. Ne de olsa en az üç çocuk vardır bizim varoşlarda. İkisini şehit birini terörist yaptık mı çözeriz bu işi. Ne gerek var birader okutup da üst seviyeye çıkartmaya. Doğru olan, alttayken vurmaktır kırbacı varoşlara.
Adını ne olursunuz koyun artık. Bu sorunun adını koyacaksınız. Çocuklar türlü türlü işler yaparak zaten ucu ucuna para biriktiriyorlar harçları ödemek için. Eee bunu ödemekte zorluk çeken çocuklara yapılan …’in adını siz koyun. Adını devlete uşaklık yapan köşe yazarları koymasın. Adını, kaymağa ortak olan devlet yalakaları koymasın. Adını sen koy, varoşuyla ünlü şerefiyle gururlu ve varlığıyla en kutsala layık olan sevgili halkım. Adını peynirle kahvaltıyı geçiştirip, çocuğuna üniversite harcı biriktiren şerefli halkım sen koy.