İç dünyama döndüm sordum! ‘Ben kimim?’ ve dinledim.
Önce Korku ses verdi: senin isteklerini karşılayamam, hayat çok zor!
Ben: “hayır güçlüyüm” bu güne kadar başardım, daha da iyisini yaparım.
“Korku seni sevgiyle azat ediyorum” dedim.
Öfke ses verdi: ben hakkım olanı zorla da olsa alırım, önümde durma!
— Kusura bakma sana uyamam, canımı seviyorum, sana uyarsam sonum, mahkûmluk olur, “seni sevgimle geldiğin yere gönderiyorum” dedim.
Kibir seslendi: ben en iyisiyim, kimseden aşağı kalamam, en üst seviyede ben olmalıyım!
— Dur bakalım diyerek gülümsedim; ben kimseden üstün değilim; kimseden engin de değilim.
Beni farklı kılan sevgimdir; ancak kendimi sevebildiğim kadar diğer canlıları da severim!
“Seni engin olmaya davet ediyorum!”
Kırılganlıklarım ağladılar: herkes bana haksızlık etti! —Başımı salladım ve gülümsedim; hayır, yanılıyorsun! herkes kendi kırılganlıklarının acısını yaşıyor, beni düşünmek akıllarına gelmedi ki!
“Onları affet ki huzura kavuşalım” – kendini affet, hatalarından ders al, özgür bırak” dedim.
Ego: ayak direndi; asla değişemem, değişmek yok olmak demek değil mi?
— Hayır, dedim; bize zarar veren, her düşünce duygu, bilgi kolaylıkla değişmeli; eskiden kalan bildiklerimi seçiyorum, beni huzurlu, mutlu, sağlıklı kılanlarını alıyorum, hasta edenleri azat ediyorum. “geldikleri yöne sevgiyle geri gönderiyorum.”
Ruhumu; beni özgür bırak dedi: ‘O’ kendi doğrularını seçti.
Atalarımdan miras kalanları azat etti; bu gün ne gerekliyse ‘O’ inancı tercih etti.
Bedenim hafifledi: tutulmalar, kasılmalar, ağrılar, titremeler yok oldu.
Kalp ritmim normale döndü; uykularım deliksiz ve güzel rüyalarla süslendi.
Etrafımda ki insanların beni çok sevdiğini fark ettim!
Kendimi sevmeyi ve değer vermeyi öğrendim. Hayat ne kadar da güzelmiş meğer!
Teşekkür ederim.
(Yazan) Yeter Karaer